12.1.2023
Sıfır Atık Girişimiyle Yeniden Başlayın
“Sıfır Atık”, atık oluşumunun engellenmesi veya minimize edilmesi, atığın oluşması durumunda ise kaynağında ayrı toplanması ve geri kazanımının sağlanmasını kapsayan bir hedeftir.
Arabamıza bindiğimizde aklımızdan pek çok şey geçer: kaçınılmaz trafik sıkışıklığı, benzin fiyatları… Çoğunlukla aklımıza hiç gelmeyen şey ise, yolcuğumuz sırasında mikrop kapma olasılığıdır.
Enfeksiyon kapma riski, mikropların varlığına ve maruz kalma süresine bağlı olarak değişmektedir. İstatistikler, arabamızda günde ortalama 90 dakika vakit geçirdiğimizi söylüyor. Bu da çoğumuzun ömrünün 6 ayını arabamızda geçirdiği anlamına gelmektedir. Bunun yanı sıra günümüzde birçok insan, karavanlarda yaşamaya başlamıştır. Arabamızda bulunduğumuz sürede yemek yemek, gözlerimizi ovuşturmak ve dudaklarımıza dokunmak gibi birçok eylemde bulunuruz. Bu aktiviteler tehlikeli mikropların vücudumuza girerek sağlığımızı bozmasıyla sonuçlanabilir. Bu noktada akıllara gelen soru ise, arabamızda bulaşıcı mikroplar bulunuyor mu, eğer öyleyse bu mikroplar nerede geliyor?
Araştırmalara göre, arabaların içinde clostridia ve fırsatçı patojenler dahil Gram pozitif ve negatif bakteriler bulunmaktadır. S. aureus testinin pozitif çıktığı arabaların %40’ında Staphylocci adı verilen ve enfeksiyonlara sebep olabilecek bakterilerin bulunduğu saptanmıştır (Stephenson ve arkadaşları, 2014). Birçok insanın inandığının aksine, yapılan araştırmalar çok daha fazla sayıda kişi kullandığı halde taksiler ve kiralık arabalardaki mikrop sayısının özel arabalara kıyasla daha az olduğunu ortaya çıkarmıştır. Araştırmalarda, en çok sayıda bakteri bulunan yerlerin direksiyon ve vites kolu, en az bakteri bulunan yerin ayna ayar düğmeleri olduğu saptanmıştır. Ayrıca mikroplar maalesef sadece sık dokunulan yüzeylerle sınırlı kalmamakta, klima vasıtasıyla kolayca yayılabilmektedir (Sattar ve arkadaşları, 2017). Arabaların içlerinde bulunan mikropların çeşitliliğinin ve türlerinin sürücüden, yolculardan, alışverişte alınanlardan, veya evcil hayvanlardan taşındığı varsayılmaktadır. Ele alınması gereken diğer bir nokta ise, benzin istasyonlarından bulaşabilecek mikroplardır.
Özellikle uzun yolculuklarda yolcular benzin istasyonlarının tuvaletlerini sıklıkla kullanmaktadır. Benzin istasyonlarında bulunan umumi tuvaletlerden kapılabilecek patojenlerin miktarını ve tehlikesini anlayabilmek için sayısız araştırma yapılmıştır. Araştırmada bulunan bakteriler arasında norovirüs, Salmonella ve hepatit A bulunmaktadır. Bu noktada merak edilen, benzin istasyonlarındaki tuvaletlerin diğer umumi tuvaletlere göre daha kirli olup olmadığıdır. Bu konuda resmi bir araştırma yapılmasa da benzin istasyonlarındaki tuvaletlerin en kirli umumi tuvaletler olduğu, hatta şehirlerarası otobüs terminallerindeki tuvaletlerden bile daha az hijyenik oldukları kabul edilmektedir. Benzin istasyonu tuvaletleri, gereken öncelikle ve özene temizlenmemesinin yanı sıra sıvı sabun ve kağıt havlu imkanları da üst seviyede değildir. Bu nedenle, çoğu müşteri tuvaleti kullandıktan sonra ellerini dezenfekte edememekte ve enfeksiyon oluşturabilecek mikropları doğruca arabaya getirmektedir. Son yıllarda bulaşıcı hastalıkların artması ve toplumda hijyen bilincinin oluşmasıyla beraber, benzin istasyonlarında bulunan umumi tuvaletlere karşı endişeler artmaktadr.
Yazıda bahsedildiği üzere arabalarımızda bizi hasta edebilecek birçok bakteri bulunmaktadır. Bu mikropların bize nasıl geçtiği konusunda fikir birliğine varılmamış olsa da, Avrupa’da bazı benzin istasyonlarında benzin pompalarından mikrop bulaştığı kabul edilmekte ve müşterilere tek kullanımlık eldivenler verilmektedir. Benzin istasyonlarındaki mikroplardan korunmak için daha iyi bir yöntem ise, arabaya geçmeden önce elleri yıkamak ya da ıslak mendil veya anti-bakteriyel jeller kullanarak dezenfekte etmektir. Ayrıca, belli aralıklarla arabamızın özellikle direksiyon ve vites kolu gibi en çok bakteri barındıran bölümlerini temizlemek mikroplardan korunmak için etkili olacaktır.